Başarı, insanın var olan potansiyelinin ortaya çıkmasıyla hayata tutunmasını sağlayan önemli güdülerin başında gelir. Başarılı olduğumuzda hayatımıza daha pozitif bir anlam yükler ve mutlu oluruz.
Başarmak ise kime, neye, neyin karşılığında gibi çok geniş anlamlar yüklenebilen bir eylem olarak karşımıza çıkıyor. Hele ki günümüzde eğitimden iş hayatına kadar her alanda yarış(mak) olduğundan yerini azme bırakması gerekirken hırsa, kıskançlığa bırakıp, sırf kazanmak uğruna üniversitede istenmeyen bir bölümün okunmasına ve bir ömür mutsuz bir meslek icra edilmesine sebep olabiliyor.
Başarı yolculuğuna çıkmaya hazırlanan bir yolcu iseniz bu yolculuğun uzun ve meşakkatli olduğu bilinciyle hareket etmeniz gerektiğini de bilmelisiniz. Burada hangi yolları tercih edeceğinizi önceden belirlemezseniz arzunuzun yerini aşırı hırsa bırakabileceğini, sonunda da yolculuğun size kattığı şeylerin tereddütlerle dolu bir yaşam, pişmanlıklar, acı bırakabileceğini de göz ardı etmemelisiniz.
Bu cümlemizden hırsa karşı olduğumuz anlamı çıkarılmasın. Yönetilebilen hırs tabi ki kişinin daha aktif çalışması için gerekli olan dışsal motivasyondur. Başarıya giden bir yapı taşıdır. Bir insanda hiç hırs olmadığı zaman başarma çabası veya başarı artışı da olmayacaktır. Burada sözünü ettiğimiz başarı, uğruna kişilik bozukluğuna yol açabilecek aklın da önüne geçebilen aşırı hırstır. Aşırı hırsın diğer olumlu duyguları yok edici bir özelliği olduğu unutulmamalıdır.
Başarı öncelikle mücadeleyi gerektirir. Burada da gerekli olan başarma mücadelesi verdiğiniz ve birtakım meşakkatlerine katlandığınız olgunun, gerçekten hedef mi yoksa heves mi olduğunu iyice düşünmeniz gerektiğidir. Amaçladığımız, istediğimiz seviyeye getirmeye çalıştığımız uğraşlarımız bizim gerçek “hedeflerimiz midir yoksa hedef diye belirlediğimiz heves midir” diye iyice tartmalıyız. Çünkü başarının temelinde “heves” de vardır.
Kişi başarabileceğine inanıyorsa heves başlar. Heves, iç motivasyondur. Ancak heves, merak duygusunun bir ürünüdür. Hedeften ayrılan en önemli yönü ise geçici olmasıdır. Karıştırılmasının sebebi ise her ikisinin de istek sonucu oluşmasıdır.
Öyleyse gelin biraz da hedef nedir diye sorgulayalım. Hedef, “planladığınız alanda” varılacak yer, ulaşmak istediğiniz noktadır. Ancak hedefler zorlayıcı olabilir ama ulaşılamaz olmamalıdır. Hedefi belirlerken önce neyi başarmak istediğinizi iyice belirleyip sonra da ona bağlı kalmanız gerekiyor. Ölçülebilir, ulaşılabilir zamana bağlı ana hedefe bağlı alt hedefler belirleyip somutlaştırmalı (bir yerlere yazmalı) ve gerçekleştirmek için adım atmanız gerekiyor. Neyi başarmak istediğinizi tam olarak bilirseniz, çabalarınızı nereye yoğunlaştırmanız gerektiğini de bilir, sizi yoldan çıkarabilecek dikkat dağıtıcıları da hızlı bir şekilde fark edersiniz.
Kısaca özetlersek, demek ki bazılarının hedefleri varken bazılarının hevesleri vardır.
Başarı için tek faktör bu olmamakla birlikte şunu söyleyebiliriz ki bu kavramlar yaşamımızı etkilemektedir.
Başarmak veya Başaramamak:
Peki, neden insanların bir kısmı hedeflerine de ulaşınca kendilerini başarılı hissedip memnun olurken, bir kısmı da ne yaparsa yapsın başarılı hissedememekte, mükemmeli bulamadıkça tatmin olamamaktadır? Başarılı olanlar keyfini çıkaramazken, başarısız olanlar tekrar deneme cesaretini bulamamaktadır. Aslında cevap çok basit.
Günümüzde başarı yarış(mak)la eşdeğermiş gibi bir hava yaratılıyor. Örneğin çocuklar sınavlarda başarılı olmak için adeta yarıştırılıyor. Hatta bırakın çocukları veliler de bu işe tempo tutuyor. “Benim çocuğum şöyle başarılı oldu yerine …ncı oldu.” deniyor. Adeta veliler de yarışıyor. Aslında başarı birinci gelmekle eşdeğer de değildir.
Başarı kilitli bir kapıyı açmaksa, kapıyı kırarak açmanın neresi başarıdır.
Bilinmelidir ki insana göre, zaman göre, şartlara göre değişkenlik gösteren yani göreceli (izafi) bir kavram olan başarının eşit bir tanımlaması yoktur.
Aslında gerçek başarı ömür boyunca geçilecek farklı yolların güzelliğini görmektir. Başarı yolunda, deneyim, acılar, hayal kırıklıkları, korku, sevinç, mutluluk, sabır ve daha birçok duygu ile tanışmak; düşsen bile hiç düşmemişçesine yeni bir hedefe koşabilmektir. Amaç bir yere varmak değil de yenilgilerle karşılaşınca yoldan geri dönmemek, hiçbir durumda yaşama isteğini yitirmemektir.
Yaşanan kötü bir günün sonunda, sabah yeniden yola çıkacak gücü kendinde bulabilmektir.
Pek çok insana göre başarı huzurlu, mutlu, sevgi dolu bir yaşam sürmektir.
Başarılı kişi; tüm ihtiyaçlarının farkında olan, kendisinin olumlu ve olumsuz tüm özellikleri ile kabul eden, belki her konuda başarılı değil elde ettiği başarıların keyfini çıkarabilen kişidir.
Kısaca “Ben, ben olduğum için değerliyim.” diyebilen kişidir.
Unutmayın ileri yaş aldığınızda belki de geriye bakıp “Başarı ya da başarısızlık saydıklarım aslında benim düşündüğüm kadar da önemli değilmiş.” diyebilirsiniz.
Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.