Özünde ağaçtan yapılan, ilk kez Avustralya yerlileri Aborjinler tarafından kullanılan bumerang kıvrık bir av aletidir. Günümüzde Avustralya ve ABD'de hala spor aracı olarak kullanılmaktadır. Ne kadar kuvvetli fırlatılırsa fırlatılsın, hedefindeki avı vuramaması durumunda, dönüp dolaşıp fırlatanı vurmasıyla ya da avlamasıyla ün yapmış bir alettir.
Bumerang, tıpkı hayatın sana sunduğu değerlerini değersiz görme gibi bir komplekse girince, seni de değersiz bir hale getirerek, senin ona verdiklerini tekrar sana geri vermesine benziyor.
Çocukken birilerine muhtaçtınız, gençken bumerang gibi ileri atıldınız, hedefinizi vuramadıysanız ihtiyarlarınca yine birilerine muhtaçsınız. Söz konusu kural yaşamımızın bir parçası olup, hayatın her kesiti içinde geçerlidir
Sosyal bilimciler, belli bir etkinin sonucunda ortaya çıkan olaylar arasındaki karşılıklı neden-sonuç ilişkilerini açıklamak için bunu “Bumerang etkisi” kavramı ile ifade etmektedirler.
Yine sosyal bilimciler, özellikle de toplumsal-siyasal olaylarda meydana gelen davranışların sonuçlarının olumsuz olarak geri dönmesini “bumerang etkisi” kavramı ile değerlendirerek açıklamaya çalışırlar.
Sokrates ve Platon birçok eserinde bu konuyu "Bumerang Yasası" olarak bahsetmiştir.”Bir şey vermeden bir şey alamazsın.”
Atasözlerimizde bu konu “ne ekersen onu biçersin şeklinde” ifade edilmiştir.
Dikkat ediyor musunuz, fırlattığınız her bumerang, hedefini vurmazsa, dönüp geliyor ve sonunda sizi vuruyor. Bu sebeple yönettiğiniz işyerinde başkaları için bir kural koyar ve o kuralı dayatırsanız, o kural önce kendinizi bağlayacaktır. Siz uyacaksınız ki başkaları da uysun.
Hayat size bir imparatorluk bile bahşetse ve siz onu yönetmek için birtakım yasalar çıkarmışsanız o yasalar gün gelir size de uygulanır.
Konuya bir de dini bir yorum katarsak Hazreti Rasulullah (aleyhisselatu vesellem): "Bir kimseye bela okunduğunda o kimse şayet belayı hak etmemişse o bela geriye döner atanı bulur" ve “Her kim bir insanı bir nedenden ötürü suçluyorsa o kimse suçladığı şey başına gelmeden ölmez” şeklinde açıklıyor.
Mikro düzeyde baktığımızda bedeninize iyi bakmazsanız bedeniniz rahatsızlanır.
O halde hayata küçük bir pencereden değil büyük bir pencereden bakmayı çok daha iyi anlamamız gerekiyor. Demek ki hayata ne verirsek aslında o bizimdir!
Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.