Söyleyemediğimiz sözler vardır hayatta, söyleyebilmek için can attığımız. Yazılmak için bekleyen kelimeler vardır ancak yazılması uzmanlık isteyen…
Artık teknoloji var yazılmaya (bile) ihtiyacı yok, görüntüyü seyretmek yeterli dese de bazıları…
Gündem o kadar yoğun ki hızına yetişilemiyor, yaşananların her biri ayrı bir bulmaca gibi veya yazı konusu…
Yazmak büyük bir sanat olgunluğu gerektirir. Kaldı ki, her okuyanın yorumu da kendine göredir.
Ayarlarımızla mı oynadılar? Aklımızı mı aldılar? Nedendir bilinmez pimi çekilmiş bomba gibi sanki insanlar…
Denizin ortasında küreksiz bir kayıkla uğraşmak gibi. Söylenen başka, gerçekler başka, yaşananlar başka, sanki similasyon gibi.
Eskiden yazarın makbul olanı, hep satır aralarına gizleyenmiş ya yazdıklarını. Okuyucuya yüklermiş asıl anlatamadıklarının yorumlamasını…
Eee, artık öyle kolay değil iyi bir okuyucu da olmak. Ne demiş Fransız düşünür ve yazar Jean Genet “Satır aralarını okumak sessiz bir ustalıktır, sözcük aralarını okumak ise zor.”
Ne yazık ki kimi zaman yüreklerini avuçlarına alıp yazanları, kurtarandır bu satır araları…
(Dünyada) Yaşanan süreç neyle açıklanacak peki, neler oluyor, amaç ne, sebep ne, nasıl bir dönem bekleniyor? İnsanlar için tehlike çanları mı çalışıyor da, başlangıç olarak birçok spekülasyonlara tanıklık ediliyor.
“Köşe dönme” ci rantçı, kapkaç ve rüşvet olmuş (dünya) ekonomisi. Vatansız para mı var ki; mafya, devlet, siyaset bürokrasisi olmuş, sanki çarpılmış bu küreselin kapitalizmi.
En etkili savaş olarak bilinmeye başladı psikolojik savaş, her geçen zaman diliminde algı operasyonları olmaya başladı tercih sebebi.
Yanlış anlamasın kimse, korktuğumuzdan değil suskunluğumuz, “Türk Milleti” yiz biz, cesaretimizde gizli efendiliğimiz ve suskunluğumuz.
Aslında fark bile etmelerine bile gerek yok ya yakın dost olanlar zaten bilirler… Öteki sözcükleri anında fark ederler.
Bu hayatın asıl sahipleri okuma yazma bilmese de anlarlar bu yazarların yazamadıklarını…
Öyle cümlelerdir ki onlar, kimi zaman kibar, özenli, kimi zaman temkinli ve tedirgin, kimi zaman ise korkak. Cesaretlidir ama sahici olanlar… Hani derler ya “Onu ancak arif olanlar anlar.”
Yazarlarla aynı dili konuşurlar, satır aralarını okuyabilenler. Aynı mevzuları konuşurlar, ayrıntılara dikkat edenler…
Daha çok şiirlerde kullanılmış tarzlar da vardır ki bazı sözlerde;
Dinleyin bakın ne diyor Nazım dizelerinde;
“Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.”
Not: Burada yer alan bilgi, yorum ve görüşler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir.