Otomotiv sektöründen sonra Türkiye ekonomisi içinde en yüksek ikinci payı alan tekstil sektörü, elyaftan başlayarak iplik, dokuma, örme, boya-baskı gibi işlemleri kapsayan emek yoğun bir sektördür.
Tekstil sanayi, ileri bilgi toplumu ülkelerde öncelikli sanayiler arasında yer almamakla birlikte, sanayileşme sürecine damgasını vuran sektörlerden biri olup, özellikle de bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınmalarında önemli bir yere sahiptir.
Türkiye, fason üretim yaparak, Avrupa'nın ve dünyanın en önemli markalarının üretimini gerçekleştirerek pazarda önemli bir yer edinmiştir. Bugün dahi kendi markasını yaratmış firma sayısı ne yazık ki, çok çok azdır. Maalesef üretime bu şeklide devam edilirse Türkiye'nin uzak doğu ülkelerindeki rakipleri ile rekabet etme şansı oldukça azalacaktır.
Özellikle de Asya kökenli düşük maliyetli ithalat akışı ile küresel ekonomide meydana gelen dalgalanmalar ve krizler, tekstil ve hazır giyim sanayi üzerindeki baskıyı artırmakta yüksek kalite ve verimlilik gibi faktörler ön plana çıkmaya başlamıştır.
Keza küresel rekabetin yoğunlaşması ile birlikte katma değeri yüksek olan, tasarım ve yenilikçi ürünlerin küresel rekabet şansları yükselmekte ve değer zincirine yönelik stratejik kararlar hayati önem kazanmaktadır.
Sektörde en önemli güçlü yanlarımız olan,
· Sektörde gelişmiş bir alt yapı ve yeterli deneyime sahip olma,
· Uluslar arası rekabet deneyimi,
· Lojistik, ulaşım ve iletişim konularındaki alt yapı sağlamlığı,
· Kişisel talebe yönelik küçük ölçekli işlere yatkınlık,
· Esnek ve hızlı üretim, hızlı karar verebilme yeteneği,
Sektörde zayıf bulunan ve iyileştirilmesi gerek bulunan yanlarımızın;
· Marka yaratılamaması,
· Yüksek girdi maliyetleri,
· Teknoloji geliştirme ve AR-GE eksikliği,
· Öz kaynak yetersizliği, risk sermayesi noksanlığı, işletme sermayesi ve nakit akışı yönetme becerisindeki eksikler,
· Tekstil makineleri ve tekstil kimyası sanayilerinin zayıf olması,
· Tekstil ve hazır giyim sanayileri arasındaki gerekli sinerjinin yaratılamaması, nedeniyle (“Halbuki, “Tekstilde tedarik üssü olmamız için ‘full entegre’ sisteme geçmemiz, yani iplikçiyi, kumaşçıyı, konfeksiyoncuyu, baskıcıyı, nakışçıyı bir an evvel tek bünyede toplamalıyız) sektör rekabet gücünü kaybetmeye başlamıştır.
Bir örnekle açıklamaya çalışırsak,
Türkiye’de üretilen hazır giyim ürünlerinin büyük bir kısmını pamuklu ürünlerin oluşturduğu, pamuk, yün, iplik ve kumaş gibi hammadde ve ara malı ihtiyacı büyük ölçüde yurt içinden karşılanmakla beraber önemli miktarda da ithalat yapılmaktadır. Türkiye’ de yerli üretim iç talebi karşılamamakta, 2021/22 sezonunda dünyanın 7’inci büyük pamuk üreticisi olmasına karşın, dünya pamuk ve ithalatında 4’üncü sırada almaktadır.
Maalesef Türk Tekstil sanayinin uluslararası rekabette ucuz iş gücü sayesinde kazandığı avantaj geçmişte kaldı. İlerleyen süreçte Türkiye’den çok daha ucuz işgücüne sahip olan, Afrika, Orta Asya ve Uzakdoğu’daki Çin/Hindistan gibi ülkeler de tekstil teknolojisini geliştirerek ve üreterek, özel koruma önlemleri alarak, ayrıca makul faizli bol kredi imkânları, yüksek eğitim ve öğretim düzeyi ve de araştırma geliştirme çalışmaları ile kendi tekstil sanayilerine yıllardır uygun bir yapı sağlamaktan da geri kalmamışlardır. Öyle ki, sektörde rakibimiz Çin’in tekstil ihracatı adet olarak düşmesine karşın, fiyat olarak yükselişe geçmiştir.
Sektörü, devlet ve özel sektör birlikte hareket ederek bir çıkış stratejisi oluşturmalı, teknoloji, know-how, yaratıcılık ve girişimcilikle desteklenen işkolu haline getirmek için adımlar atılmalıdır. Özellikle de güçlü yanlarını nasıl koruyacağını, zayıf yönlerinin yaratacağı risklerden de nasıl kaçınacağını belirlemesi gerekmektedir.
Ana hatları ile tekstil sektörünün başlıca sorunlarına örnek teşkil edecek çözümleri sıralayacak olursak;
· Dünyadaki gelişmelere göre (örneğin yeşil mutabakat) devlet, sanayi ve ticaret odaları, üniversite ve ihracatçı birlikleri, üniversite ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte geleceğe yönelik yeni bir vizyon ve strateji belirlenmelidir.
· Sektördeki firmaların büyük çoğunluğunun KOBİ” lerden oluştuğu varsayımıyla, yüksek faiz dönemlerinde, yüksek maliyetli yatırımların işletmelerin finansal yapılarını bozmasına engel olunarak, sırf vergi avantajı sağlaması nedeniyle yatırım teşviklerinin atıl kapasite meydana getirmesine engel olunmalıdır.
· Gelecek dönemde mal satabilmenin zorlaşacağı, pazar probleminin meydana geleceği düşünüldüğünde, verilecek teşviklerin fuar katılımı vb. gibi pazarlama alanlarına kaydırılması önem arz etmektedir.
· Teknoloji üretemeyen bir ülke olmanın verdiği dezavantaj, tekstil sektöründe en belirgin şekilde yaşanmaktadır. Sektörün yaptığı ihracattan elde edilen gelirin neredeyse 2/3 ü tekstil makineleri ithalatı için tekrar döviz olarak yurt dışına gönderilmektedir. Bu durumun önüne geçebilmek için gerekirse makine üreticileri Türkiye’ ye davet edilmeli ve üreticilere yatırım imkânı sunulmalıdır.
· Sektörde kayıt dışılığın yüksek düzeyde olması, rekabet ortamının bozulmasına sağlıklı bir makine envanteri çıkarılmasına ve sektörde yer alan istihdam bilgilerinin yetersizliğine yol açmaktadır. Bu da geleceğe yönelik tahminlerin, vizyon ve stratejinin belirlenmesine engel olmaktadır. Sektörde kayıt dışılığın önüne geçilmesi her sektörde olduğu gibi tekstil sektöründe de önem arz etmektedir.
· Öz kaynak yetersizliği ve kur riski sektörün önünde en büyük engel teşkil etmektedir. Bu nedenle özellikle de ihracata dayalı üretim yapan firmalara uzun vadeli kredi ve finansman desteği verilmelidir.
· Sektörün gün be gün nitelikli eleman ihtiyacı artmaktadır. Sektöre yönelik, meslek liseleri ve üniversiteler işbirliği ile eylem planı ivedi olarak hayata geçirilmelidir. Keza sektörün önemli bir sorunu da tasarım ve moda yaratamamaktır.
· Türk tekstili kendine özgü tasarım yaratabilmelidir. Bu amaçla Ar-Ge ve eğitim yatırımlarına gereken önem verilmelidir.
· Kobilere her türlü veri ve bilgi akışının elektronik ortamda sağlanması özendirilmeli, küresel rekabet gücü sağlayan uygulamaları kendi işletmelerine nasıl uyarlanacağı konusunda gereken danışmanlık desteği sağlanmalıdır.
Faydalı olması ümidiyle...
Not: Sorumluluk reddi beyanı
Bu makalede yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi veya kişisel tavsiye niteliğinde değildir ve yatırım faaliyetinde bulunmaya davet veya teşvik değildir. Herhangi bir yatırım kararının uygunluğu konusunda bağımsız mali ve uygunsa hukuki tavsiye almalısınız. Geçmiş performans gelecekteki performans için bir rehber değildir. Yatırımların değeri ve bunlardan elde edilen gelir artabileceği gibi düşebilir. Yatırdığınız tutarın tamamını geri alamayabilirsiniz, hatta bazı durumlarda hiçbir şey alamayabilirsiniz.